Son yıllarda sosyal medya, yeni beslenme trendlerinin merkezi haline geldi. İnternet üzerindeki etkili paylaşımlar ve viral içerikler sayesinde çok sayıda insan, şok diyetlerden vegan beslenmeye, smoothie önermelerinden detoks sularına kadar birçok farklı beslenme yöntemini deniyor. Ancak bu trendlerin çoğu, sanıldığı kadar masum değil. Uzmanlar, bu tür uygulamaların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor ve “her şeyin fazlası zararlıdır” uyarısını yapıyor. Sosyal medya dünyasında etkileyiciler ve influencer’lar, herkesin dikkatini çekmek için abartılı vaadlerde bulunabiliyor, bu da halk sağlığı açısından riskli bir duruma yol açabiliyor.
Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla karşılaşılan beslenme trendlerinden biri de "gluten yok, sağlıklı" mottosuyla öne çıkan glutensiz diyetler. Gluten, buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir proteindir. Sağlıklı bireyler için zararlı olmadığı bilinen gluten, pek çok sosyal medya kullanıcı tarafından gereksiz yere vilayet edilmektedir. Özellikle glutensiz diyete yönelenler, bu uygulamanın sağlıklarına gerçek bir katkı sağlayıp sağlamadığını yeterince sorgulamıyor. Uzmanlar, bu diyeti uygulayanların çoğu için, gereksiz bir kısıtlama olabileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca, bazı bilim insanları, glutensiz ürünlerin genellikle daha fazla kalori ve şeker içerebileceğini belirtmektedir. Bu durum, ideal kilonuzu korumak ya da sağlıklı yaşamak isteyen bireyler için istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Bir diğer trend ise aralıklı oruç. Sosyal medya fenomenleri, bu beslenme şeklinin kilo verme konusunda inanılmaz sonuçlar sağladığını iddia ediyor. Fakat uzmanlar, aralıklı oruç uygulamasının herkes için uygun olmadığını savunuyor. Özellikle sağlık sorunları bulunan, gebelik sürecindeki kadınlar ya da yemesi gereken bir takım besin öğelerine bağımlı olan bireyler için bu yöntem sağlıklı bir alternatif olmayabilir. Uygulama sırasında yaşanan aşırı acıkma, aşırı yeme veya daha sonrasında yaşanan sindirim sorunları gibi durumlar, büyük fayda getireceği düşünülen bu diyetin arka planında yer alan risklerin başında geliyor.
Sosyal medyanın beslenme trendlerine olan etkisi yalnızca uygulayıcılar değil, aynı zamanda geniş kitleler üzerinde de belirgin bir etki yaratmaktadır. Instagram, TikTok gibi platformlarda tanınmış influencer'lar, sağlıklı yaşam standartlarını, ilgili beslenme biçimlerini ve yapılarıyla birlikte sunarak dikkat çekici bir yaşam tarzı yansıtıyorlar. Bu trendleri takip eden bireyler, genellikle bu içerikleri kendi yaşamlarına geçirmeye çalışıyor. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu tür paylaşımların belgesel niteliği taşımadığı ve her bireyin beslenme gerekliliğinin farklı olduğudur.
Sosyal medya kullanıcıları, ‘sosyal medya psikolojisi’ olarak bilinen durum üzerinden, kendilerini bu içerikler doğrultusunda beslenme alışkanlıklarını değiştirmeye yöneltmektedirler. Beslenme konusunda yapılan paylaşımlar genellikle estetik ve göz alıcıdır, fakat bu yönüyle sağlıklı beslenme yerine, daha fazla takipçi ve etkileşim sağlamak için yapılan abartılı diyet önerileri olarak da yansıyabilmektedir. Dolayısıyla, sanal platformlar üzerinden satılan bu diyetler, sağlığın öncelikli kılındığı durumlar olmaktan çıkmakta ve estetik bir yarış alanı haline dönüşmektedir.
Beslenme trendleri hakkında daha bilinçli kararlar vermek için bireylerin, her zaman uzman görüşüne başvurması ve kişisel sağlık durumlarını göz önünde bulundurarak hareket etmeleri önerilmektedir. Tek tip beslenme ve diyet uygulamalarının ardından, sağlıklı ve dengeli bir beslenme şeklinin benimsenmesi, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar götürecektir. Sosyal medya üzerindeki içeriklerin göz alıcı olmasının yanı sıra, her bireyin sağlıklı yaşamını etkileyecek unsurlar da barındırdığını unutmamak gerekmektedir.