Son dönemde artan kadın cinayetleri, toplumu derinden üzüntüye boğdu. Bu konuda cesur bir duruş sergileyen ve sesi yükselenlerden biri de Sena oldu. Kendisi, kadın cinayetlerinin kendisine ve diğer kadınlara mal edilmesini istemiyor. "Kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum" diyen Sena, muhalefetiyle değişim için bir sembol haline geldi. Peki, Sena’nın bu önemli mesajı ne anlama geliyor? Toplum olarak nasıl bir değişim sürecine girmeliyiz? İşte detaylar...
Kadın cinayetleri, dünya genelinde ciddi bir sorun teşkil ediyor. Her gün yaşanan trajik olaylar, sadece istatistiklerden ibaret olmaktan çıkıyor; artık bireylerin hayatlarını etkileyen ciddi birer sorun haline gelmiş durumda. Sena'nın yaptığı açıklama ise, bu cinayetlerin sadece birer sayı veya kaza olarak anılmadığının, aynı zamanda birer 'mücadele alanı' olması gerektiğinin altını çiziyor. “Bu cinayetleri durdurmak için hepimizin sesini yükseltmesi gerekiyor," diyen Sena, toplumun bu konuda daha hassas olmasını savunuyor.
Sena'nın ifadesi, sadece kişisel bir duygu patlamasından çok daha fazlası. Kadınların seslerini yükseltmekte ve bir araya gelmekte zorlandığı günümüzde, onun yaptığı gibi bir çığlık, diğer kadınlar için bir örnek teşkil edebilir. "Artık yeter! Bu bir mücadele," diyen Sena, yalnızca kendi hikayesini anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm kadınları cesaretlendirmek ve harekete geçirtmek istiyor. Kadın cinayetleriyle ilgili bilgilendirme kampanyaları, sosyal medya etkinlikleri ve çeşitli etkinliklerle bu kulvarı daha görünür hale getirme çabası ise hızla artıyor. "Sadece kadın cinayeti olarak anılmak değil, bu savaşı kazanmak istiyorum," diyor Sena.
Onun çağrısı, sosyal medya üzerinde de yankı buldu. Onlarca kadın, #SenaİçinDuy ve #KadınCinayetineHayır etiketleriyle paylaşımlar yaparak, Sena’nın bu mücadelesine destek verdi. Bu destek yalnızca bir dayanışma değil; aynı zamanda 'bu bir cinayet değil, mücadele' anlayışını benimseyen bir toplumsal hareketin başlangıcı. Kadınların özgür ve güvenli bir şekilde yaşayabilmesi adına el birliğiyle mücadele etmemiz gerektiği artık kabul edilir bir gerçek.
Sonuç olarak, Sena’nın mücadelesi ve çağrısı, sadece kendi hikayesini anlatan bir ses olmayacak. Tüm kadınların sesi olacak; kadın cinayetleri yüzünden yaşanan acıların sona ermesi için bir umut ışığı doğacak. Unutmayalım ki, yalnızca sesimizi yükselttiğimizde, toplumsal değişimi de sağlayabiliriz. Sena’nın yaptığı gibi her birimizin çığlığı, başka bir kadının hayatını kurtarabilir. Bu nedenle, “Bu bir cinayet değil, mücadele” diyerek yola çıkan Sena’nın sözlerini dikkate almalı ve toplum olarak bu mücadeleyi hep birlikte sürdürmeliyiz.