On yaşındaki Meryem, yaşadığı zorlu şartlar ve açlıkla mücadelesiyle gündem oldu. Ailesinin ekonomik güçsüzlükleri ve yetersiz beslenme nedeniyle 25 kilodan 10 kiloya düşen Meryem, yaşadığı sıkıntıları ve umudunu haberimizin detaylarında paylaşıyor. Türkiye’nin en yoksul bölgelerinden birinde yaşayan küçük kız, sadece bedeni değil psikolojik durumu ile de dikkat çekiyor. Açlık, ona yalnızca kilo kaybettirmedi; aynı zamanda hayata dair mücadele gücünü de zorladı. Ancak Meryem, hayata tutunmaya ve bir gün daha iyi koşullarda yaşamayı hayal etmeye devam ediyor.
Meryem’in anlatımıyla, günlerinin büyük bölümü açlık düşüncesiyle geçiyor. Ailesinin geçim kaynağı olan babası, uzun saatler çalışarak evine para getirmeye çabalıyor, bu sırada evin diğer bireyleri de Meryem’in saçlarını taramaktan, onunla oynamaktan mutluluk duyuyor. Ancak bu durum, Meryem’in okulda akranları tarafından dışlanmasına neden oluyor. 25 kilodan 10 kiloya düşmesi, onun sadece fiziksel gelişimini değil, eğitim hayatını da olumsuz etkiledi. Arkadaşları onunla oyun oynamaktan kaçınıyorlar ve bu da Meryem’in psikolojik sağlığını sarsıyor.
Okulun yemekhanesinde çoğu zaman aç kalan Meryem, evine geldiğinde de yaşıtlarına göre çok daha az yemek yiyor. Meryem’in, okulda paylaşmak için getirdiği bir dilim ekmekle gününü geçirdiğini gözleriyle gören öğretmenleri bu duruma kayıtsız kalamadı. Öğretmenleri, Meryem’in sağlığını kaybetmemesi ve daha iyi bir eğitim alabilmesi için derhal harekete geçmeye karar verdi. Okul, Meryem için özel bir yardım kampanyası başlattı ve bölgedeki hayırseverlerden destek talep etti.
Meryem’in hikayesi medyada yer aldıktan sonra, bir dizi yardım kuruluşu, onun durumunu öğrenerek destek olmak için harekete geçti. sosyal medya üzerinden başlatılan kampanya, Meryem gibi durumdaki çocuklar için farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Yavaş yavaş toplumun geniş kesimlerinden destek toplandı; yiyecek yardımları, kıyafet yardımları ve eğitim desteği için bağışlar yığıldı. Bu bağışların Meryem'e ulaşması, ona sadece fiziksel açıdan değil, psikolojik olarak da büyük bir güç kazandırdı. Meryem, kendisini yalnız hissetmemeye başladı ve daha çok arkadaşlık kurabilme umuduyla dolu bir geleceği hayal etmeye başladı.
Meryem ve ailesi için başlatılan yardım kampanyası, yalnızca kısa vadeli bir destek değil, sürdürülebilir bir çözüm haline gelmeye başladı. Bölgedeki diğer ailelerin de benzer zorluklar içinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kampanya başlatıcıları, toplumsal yardımlaşmanın önemini bir kez daha vurguladı. Meryem’in hikayesi, birçok insanın gözünde bir umut ışığı haline gelmeyi başardı. Küçük Meryem’in hayat mücadelesi, sadece ona değil, içinde bulunduğu topluma da yayılıyor. Böylece Meryem, hem kendi hayatında hem de başkalarının hayatında bir değişim yaratmaya bir adım daha yaklaştı.
Gelecekte Meryem, tek hayali olan doktor olma arzusuyla büyümeye devam edecek. Yaşadığı zorlukları geride bırakmayı ve hayallerinin peşinden koşmayı uman Meryem, her geçen gün hayata biraz daha sıkı sarılmakta. Genç yaşında, bu denli büyük bir mücadele vermesi pek çok kişiye ilham kaynağı oldu ve onu destekleyen herkesin kalbinde yer etti. Umut dolu gözleri, geleceğin ne kadar parlak olabileceğini gösteriyor. Meryem’in hikayesinden ilham alarak, daha fazla insan, açlıkla savaşan çocuklar için adım atmaya ve yaşam standardını artırmak için bir şeyler yapmaya istekli hale geldi.
Küçük Meryem’in hikayesinin sona ermesi değil, daha iyi bir başlangıcın hep birlikte olması için çabaların devam etmesi gerektiği konusunda bazı kesimler farkındalık oluşturdu. Bu tür hikayelerin yayılmasının, açlık ve yoksulluk olgularıyla mücadelede önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır. Herkesin desteğiyle Meryem gibi çocukların hayata tutunabilmesi ve daha iyi bir yaşam sürdürebilmesi mümkün. Küçük Meryem’in başarısızlıkla dolu çocukluğu, umarız ki, kararlılıkla dolu bir gençliğe ve parlak bir geleceğe dönüşür.