Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya’da meydana gelen trajik bir olay, bölge halkını ve kış sporları tutkunlarını derinden sarstı. Kayak yaparken meydana gelen kaza sonucu ailesini kaybeden Doğan, yaşamında geri döndürülemez bir yıkım yaşadı. Bu olay, sadece kişisel bir trajedi olmanın ötesinde, benzer durumların tekrar yaşanmaması için hukuki süreçlerin nasıl işlemesi gerektiği konusunu gündeme getiriyor.
Bir tatile çıkmayı hayal eden Doğan, kışın güzelliğini ve aile sıcaklığını bir arada yaşamak isterken bir anda hayatının karanlık bir köşesine sürüklendi. Kayak merkezinde yaşanan kaza, kayıplarıyla kalbinde büyük bir yara açarken, Doğan'ın içinde bulunduğu durum daha da dertli. Ailesinin kaybolmasının yarattığı acının yanı sıra, aynı zamanda özellikle bu tür kazaların önlenmesi adına bir sorumluluk da hissettiğini ifade ediyor. “Bu tür kazalar yaşanmamalı. Benim başıma gelmesi, başkalarının da başına gelebilir. Emsal bir karar çıkmalı ki, bu acılar bir daha yaşanmasın.” diyor.
Doğan, ailesinin kazadan sonra yalnız kalmanın getirdiği sosyal ve psikolojik yükleri taşırken bir yandan da başka insanların da böyle bir travmayı yaşamaması için hukuki bir adım atma kararı aldı. “Eğer ben bu sesi çıkarmazsam, kimse önemli görmeyecek. Bunun bir cezası olmalı. Bu işin üstünü kapatmak, yaşadığım acıyı ve kaybımı daha da derinleştiriyor.” sözleriyle duygularını ifade eden Doğan, sadece kendi hikayesinin değil, birçok insanın hikayesinin de belirleyicisi olmak istiyor.
Toplumun, bu tür kazalara karşı daha dikkatli ve duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Doğan, bu tür olayların önlenmesi adına, kayağın yapıldığı tesislerin güvenlik önlemlerine dikkat etmeleri gerektiğini savunuyor. Kayak pistlerinin güvenliği ve yeterli denetimlerin sağlanması, sporcuların ve tatilcilerin can güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Yasaların, bu tür durumlara karşı daha caydırıcı ve yaptırımlı hale getirilmesi gerektiğini belirten Doğan, “Benim başıma gelenler sadece benimle ilgili değil. Unutulmamalı ki bu olay herkesin başına gelebilir. Bu yüzden alınması gereken tedbirler sadece benim hikayem için değil, tüm kış sporları tutkunu için önemlidir.” diyerek toplumsal duyarlılığın arttırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Doğan'ın yaşadığı bu acı durumu dile getirmesi, bir yönüyle benzer olayların tekrar yaşanmaması adına bir farkındalık hareketi yaratmakta. Bu olayın sonrası, hem yasal anlamda hem de toplumsal bağlamda oldukça önemli bir tartışmanın da kapılarını araladı. Güvenlik önlemlerinin artırılması ve bu tür kazaların önlenmesine yönelik hukuki süreçlerin hızlandırılması, hem Doğan'ın ailevi kaybını anlamak hem de toplumsal bir sorumluluk olarak gündemde yer almalı.
Sonuç olarak, Doğan'ın yaşadığı acılar yalnızca bireysel bir kayıp değil; aynı zamanda tüm kış sporları güvenliği ve önlemleri adına bir uyanış çağrısı niteliğindedir. “Eğer bunu değiştirirsek, belki de yaşadığımız acıları azaltabiliriz.” diyerek umutlarını dile getiren Doğan, çevresine ve topluma bir mesaj vermek istiyor. Adaletin tecelli etmesini beklerken, herkesin bu acıdan ders alması ve gelecekte yaşanacak benzer kayıplara engel olabilme umudunu taşımakta.