Tahran, son dönemlerde artan gerilimlerle birlikte, füze programına hız vererek ABD’ye olası misillemeler için stratejik senaryolar geliştirmekte. İran’ın bölgedeki askeri gücünü artırmak ve ABD’nin etkisini azaltmaya yönelik atılımları, dünya genelinde dikkat çekiyor. Son yıllarda yaşanan gelişmeler ışığında İran’ın izleyebileceği üç farklı senaryo, özellikle askeri uzmanlar ve uluslararası ilişkiler analistleri tarafından titizlikle inceleniyor.
İlk senaryo, İran’ın asimetrik savaş stratejileri kullanarak ABD'nin müttefik ülkelerine saldırması üzerine kurulu. Bu strateji, doğrudan bir askeri çatışmaya girmek yerine, ABD'nin etkisini azaltmaya yönelik eylemler ve bunun sonucunda oluşabilecek karmaşık çatışma dinamiklerini içermekte. İran, bölgedeki çeşitli milis gruplarını destekleyerek, özellikle Suudi Arabistan ve İsrail gibi ABD müttefiklerine baskı yapabilir. Bu tür eylemler, Irak, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerde İran’ın etkisi altında çalışan gruplar aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Hindistan Okyanusu’nda, petrol tankerlerine yönelik saldırılar ile ticaret yollarında da sıkıntılar yaşatılması, bu kapsamda değerlendirebileceğimiz başka alternatiflerdendir.
İkinci senaryo ise İran’ın diplomatik alandaki manevralarını kullanarak ABD’ye karşı ekonomik ve politik baskılar oluşturma yolunu seçmesiyle ilgilidir. Bu bağlamda, Tahran, nükleer programına yönelik yaptırımları artırarak uluslararası kamuoyunu kendi lehine çevirmeyi hedefliyor. Ayrıca, müttefikleri olan Rusya ve Çin ile ilişkilerini derinleştirerek, Washington'un İran üzerindeki baskılarını azaltmaya çalışması olası. Birbirleriyle olan ekonomik ilişkilerini güçlendirmek, ABD’nin İran’a yönelik politikalarını sınırlayabilir. Bu senaryonun bir diğer boyutu ise, İran’ın enerji piyasasında fiyatları belirlemedeki rolünü artırmasıdır. Enerji kaynakları üzerindeki kontrolü sayesinde, Tahran, global ekonomiyi kendi lehine çevirmek için önemli bir hamle yapabilir.
Üçüncü senaryo ise İran’ın doğrudan askeri müdahale ve füze fırlatmalarına yönelmesi üzerine inşa ediliyor. Bu senaryoda, Tahran’ın askeri kapasitesini arttırarak, hedeflediği noktalara füze saldırıları gerçekleştirme ihtimali söz konusu. Böyle bir durumda, Tahran’ın fırlatmayı düşündüğü füzelerin menzilini dikkate almak önemlidir. İran, gelişmiş balistik füzeleri ile stratejik hedefleri vurma kapasitesine sahip olduğundan, bu durum her iki taraf için de ciddi bir problem yaratabilir. Böyle bir askeri yanıt, bölgedeki dengeleri tamamen değiştirebilir ve büyük bir çatışmaya yol açabilir. Özellikle, ABD ve müttefiklerinin, bu tür bir eyleme nasıl yanıt vereceği, uluslararası güvenlik dinamikleri açısından önemli bir tartışma konusu.
Sonuç olarak, Tahran'ın ABD’ye misilleme yapma senaryoları, askeri ve stratejik olarak oldukça karmaşık bir yapıya sahip. Asimetrik savaş, diplomatik hamleler ve doğrudan askeri müdahale gibi senaryolar, İran’ın politikalarının hem bölgesel hem de küresel ölçekte etkilerini belirleyecektir. Tahran'ın hangi yolu seçeceği, sadece İran için değil, aynı zamanda dünya genelinde güvenlik ve istikrar açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Füzelerin hazırlanması ve muhtemel misilleme senaryoları, uluslararası alanda sürekli bir tehdit unsuru olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.