Fransız halkının bazı kesimleri, hükümetin ekonomi politikalarına, özellikle emeklilik reformuna karşı çıkıyor. Bu reform, emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi tartışmalı değişiklikler içeriyor ve geniş çaplı protestolara yol açtı. Özellikle sendikalar ve işçi grupları, bu reformun çalışan kesimin aleyhine olduğunu savunuyor. Protestoların boyutu, hükümetin politikalarına olan halk tepkisinin derinliğini gösteriyor. Macron’un bu reformu uygulamaya devam etmesi, siyasi geleceği açısından önemli bir risk taşıyor.
Ayrıca, Macron’un uluslararası arenada da bazı zorluklarla karşılaştığı biliniyor. Fransa'nın Afrika'daki askeri müdahaleleri ve bu bölgelerdeki etkisi son yıllarda eleştirilere maruz kalıyor. Batı Afrika’daki bazı ülkelerde Fransa karşıtı duyguların artması ve bölgedeki darbe girişimlerine Fransa’nın tepkisi, Macron yönetiminin dış politikada zorlandığını gösteriyor. Bu durum, Fransa’nın uluslararası arenadaki itibarını zedeliyor ve Macron’un bölgesel liderlik iddialarını zayıflatıyor.
Ayrıca, Macron’un Avrupa Birliği içindeki liderlik rolü de sorgulanmaya başlandı. Almanya ve Fransa arasındaki stratejik farklılıklar, AB içinde bir güç dengesizliği yaratıyor. Özellikle enerji politikaları ve Ukrayna krizi gibi konularda yaşanan anlaşmazlıklar, Macron’un Avrupa’daki etkisini sınırlandırıyor. Tüm bu gelişmeler, Macron’un hem iç politikada hem de dış politikada ciddi bir baskı altında olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, Emmanuel Macron, siyasi kariyerinin belki de en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Hem Fransa içinde reformlara karşı oluşan direniş hem de uluslararası arenada yaşanan zorluklar, Cumhurbaşkanı Macron’un liderliğini zorlayacak gibi görünüyor.