Son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında yankılanan dolandırıcılık skandalları, FETÖ yalanının ne kadar tehlikeli hale geldiğini gözler önüne seriyor. İstatistikler, bu dolandırıcılığın sadece bireysel değil, toplumsal boyutta da ciddi yaralar açtığını gösteriyor. Dolandırıcılar, tıpkı bir virüs gibi hayal edilen FETÖ tehdidini kendi menfaatleri için kullanmaya devam ediyor. Bu durum, birçok vatandaşın hayatını olumsuz etkiliyor ve yalnızca maddi kayıplara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda psikolojik travmalara da neden oluyor.
FETÖ, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrasında Türkiye'de en çok korkulan örgüt haline geldi. Dolandırıcılar, bu korkuyu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak, mağdurların panik içinde harekete geçmesini sağlıyor. “FETÖ’nün hedefindesiniz” gibi dramatik mesajlar, vatandaşları derhal para yatırmaya veya kişisel bilgilerini vermeye ikna etme konusunda etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür dolandırıcılık yöntemleri, genellikle telefon aramaları, sahte sosyal medya hesapları ve yüz yüze görüşmeler şeklinde gerçekleştiriliyor.
Bazı dolandırıcılar, daha güvenilir görünmek adına, kendilerini polis veya istihbarat mensubu olarak tanıtarak insanların içindeki korkuyu daha da körüklüyor. Dolandırıcılık şebekeleri, kişilerin ruh hallerini manipüle ederek, onları yanlış yönlendirme konusunda adeta bir ustalık sergiliyor. Ayrıca, FETÖ temasları ile ilgili bilgileri çok iyi kullanarak, kişilerin geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimleri tekrar gündeme getiriyorlar.
Son zamanlarda, Türkiye’nin çeşitli illerinde pek çok dolandırıcılık vakası gündeme geldi. Örneğin, bir vatandaş, kendisine ulaşan bir dolandırıcının telefonuna cevap vererek, FETÖ ile bağlantısı olduğu iddia edilen bir kişinin hedef alındığına dair bilgi aldı. Panik içinde dolandırıcıya para yatıran kişi, daha sonra işin bir dolandırıcılık olduğunu fark ettiğinde yüz binlerce lira kaybetmişti. Bu sadece bir örnek. Çok sayıda vakada, kişiler bir anda hayatlarının alt üst olduğunu ve maddi kayıplarını geri alabilmek için var güçleriyle mücadele etmek zorunda kaldıklarını ifade ediyor.
Bunun yanı sıra, bazı mağdurlar, yaşadıkları dolandırıcılık deneyimi yüzünden sosyal çevrelerinde dışlanma korkusu taşıyor. Durumu başkalarıyla paylaşmaktan çekiniyor ve bunun sonucunda yalnızlık hissine kapılıyorlar. FETÖ korkusunu kullanarak yapılan dolandırıcılığın getirdiği psikolojik etkiler, maddi kayıpların çok ötesine geçiyor. Toplumda güven duygusu sarsılmış durumda ve kişilerin birbirlerine olan itimadı zayıflıyor. Bu durum, yalnızca ekonomik sonuçlarla değil, aynı zamanda toplumsal bağların da zayıflamasıyla neticeleniyor.
Polis ve adli makamlar, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerini engellemeye çalışıyor. Ancak dolandırıcılar, sürekli değişen taktikleriyle vatandaşları tedirgin etmeye devam ediyor. Dolayısıyla, vatandaşların FETÖ yalanlarına karşı bilinçli ve dikkatli olmaları, bu tür dolandırıcılıklara maruz kalmamak adına hayati önem taşıyor. Ayrıca, yaşanan olayları hukuki anlamda yetkililere bildirmenin önemi de göz ardı edilmemelidir. Mağdurların, dolandırıcılığa uğradıklarını düşündüklerinde hemen gerekli mercilere başvurmaları, bu tarz suçların önlenmesi için önemli bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, FETÖ yalanıyla yapılan dolandırıcılıklar, bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi zararlar vermeye devam ediyor. Vatandaşların bilinçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması, bu tür sorunların önüne geçmek için hayati bir önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, FETÖ gibi tehlikeli bir yapının korkusunu kendi çıkarları için istismar eden dolandırıcılar, sadece bireyleri değil, toplumsal yapıyı da zayıflatıyor. Bu nedenle, herkesin dikkatli olması ve bu tür durumlarla karşılaşınca hemen yetkililere başvurması büyük bir önem taşıyor.