Son aylarda Türkiye'nin gündemini sarsan Bahar Aksu cinayeti davasında sona yaklaşıldı. Genç kadının yaşamına son veren Rüstem Elibol'un yargılanma süreci, toplumda büyük bir infial yaratmıştı. Geride bıraktığımız günlerde mahkemeden gelen karar, cinayetle ilgili detayları ve kamuoyunu nasıl etkilediğini bir kez daha gündeme getirdi. İşte Bahar Aksu cinayetinin arka planı ve Rüstem Elibol’a istenen cezanın detayları.
Bahar Aksu, 28 yaşında güzel ve hayat dolu bir genç kadındı. Ailesinin ve arkadaşlarının gözünde sevgi dolu bir birey olarak tanımlanan Aksu, 2023 yılının başlarında Rüstem Elibol ile tanıştı. İkili arasında başlangıçta oldukça iyi giden bir ilişki bulunuyordu. Ancak zamanla ilişkileri kontrolden çıkarak, kıskançlık ve şiddet dolu bir boyuta taşındı. Elibol'un Aksu’ya yönelik fiziksel ve psikolojik şiddeti, genç kadının hayatını tehdit eden bir duruma dönüştü. Aksu’nun ailesi, kızlarını korumak adına Elibol hakkında uzaklaştırma kararı almak için mahkemeye başvurdu fakat bu karar, genç kadını korumaya yetmedi.
Yalnızca birkaç hafta içinde Aksu, Elibol tarafından feci bir şekilde öldürüldü. Cinayetin işleniş şekli, toplumu derinden sarstı ve özellikle kadın cinayetleri konusundaki farkındalığı arttırdı. Üzerinde büyük hassasiyetle durulan bu dava, kadınların karşılaştığı şiddeti ve bunun son derece tehlikeli sonuçlarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Rüstem Elibol'un yargılanma süreci, Türkiye'de birçok kadın cinayeti davasının benzer şekilde gözlemlendiği bir ortamda gerçekleşti. Elibol’un avukatları, müvekkillerinin eylemini sıradan bir kavga sonucu gerçekleşen bir olay olarak nitelendirirken, Aksu’nun ailesi ve kadın hakları savunucuları olayın nasıl işlendiğini ve Elibol’un geçmişteki tutumunu göz önünde bulundurarak ağır bir ceza verilmesini talep ettiler. Mahkeme, Bahar Aksu’nun yaşamına son veren Rüstem Elibol için müebbet hapis cezası talep etme kararı aldı. Bu durum, sadece cinayetle ilgili değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadınlara yönelik şiddetin ciddiyeti hakkında da önemli bir mesaj taşıyor.
İsteksiz gelişmeler yaşanan bu süreç, medyanın dikkatini çekti. Türkiye’nin dört bir yanında kadın cinayetlerine karşı protesto gösterileri düzenlendi. Bahar Aksu’nun ismi, sosyal medyada adeta bir simge haline geldi. Kadın hakları aktivistleri, Aksu’nun yaşadığı durumu dile getirerek, kadınların yaşamlarını koruma hakkına sahip olduğunu vurguladılar. Geçtiğimiz günlerde çıkan haberlerde, Elibol’a verilecek cezanın yanı sıra, etkili bir şekilde uygulanan yasaların eksikliği de tartışılmaya başlandı.
Sonuç olarak, Bahar Aksu cinayeti davası, yalnızca muhalefet ya da aktivist gruplar değil, toplumun tamamını etkileyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Rüstem Elibol’un ceza alması, kadınların korunması ve aynı olayların bir daha yaşanmaması adına umut verici bir gelişme olarak görülüyor. Ancak bunun yanına eklenmesi gereken, toplumda bir bilinçlenmenin sağlanması ve gerekli yasaların etkin bir şekilde uygulanmasıdır. Toplumun her kesiminin bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiği, Aksu’nun yaşamıyla birlikte bir kez daha hatırlatılmış oldu.
Eğer Bahar Aksu cinayetinde adalet sağlanırsa, bu durum kadın cinayetleri ve şiddetiyle mücadelede önemli bir dönüm noktası olacaktır. Türkiye, bu davanın ardından, sadece bir ceza vermekten çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Kadınların güvende hissetmesi için güvenli bir çevre yaratma, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanma çabası ve tüm bu mücadelelerin toplumsal dayanağının güçlendirilmesi gerekiyor. İlerleyen günlerde yapılacak duruşmalar, Aksu’nun hayatına yapılan bu saldırının sonuçlarına dair daha fazla bilgi verebilir.